14 Ağu 2013

Yine gelicem, Hep gelicem Paris


İtiraf ediyorum 1920'lerde Paris'te aşık olmak isterdim.. Sanki aşk o zamanlara daha çok yakışır gibi. 



 Şimdi eline haritayı alan Paris'te :)


İhtiyacınız olmayan binlerce şey satan küçük çadırlar Eiffel Kulesine giderken size eşlik ediyor. Turist gibi her şeye atlarsanız hayal kırıklığına uğrayabileceğiniz bir yer. Zira waffle yeme gafletinde bulundum. Neyse konumuz bu değil :)


Şanzelize Caddesindeki Jeff de Bruges dondurmacı-çikolatacısı bütün dertlerimizi unutturdu zaten.


Bence benim evimde de böyle rengarenk macaronlu bi pano falan olmalı. Onları her an görmek bana zevk veriyo, yemesem bile :)) Bi de yediğimi düşünün..


Sacre Coeur Bazilikası Paris'in en yüksek tepesinde ve benim en sevdiğim bölge olan Montmartre'da yer alıyor. Şehrin harika manzarasını izlemek için biraz yürüyüşe ne dersiniz? Bir kaç merdiven, ve sonra ordayız.. Şimdi dönün de manzaraya bakın.. Muhteşem.

Sokak aralarından böyle eşsiz yapılar size göz kırpıyor :) Sanki bir film karesi gibi ama bu sefer siz de filmin içindesiniz..

Montmartre.. İşte benim Paris'te en sevdiğim yer. Güzel köşelerde kafeler, sokak sanatçıları, portre çizen ressamlar, gitar çalan yakışıklı, çello çalan amca, klarnet çalan adam,  Salvador Dali, Picasso, Vincent Van Gogh.. hepsi bu küçük tepeye sığmış. İnanılmaz.


Kartpostal aşkına!!
Güzel bi gündü, sonra görüşürüz Paris ;)

2 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...